Cuma, Ağustos 18, 2006

Aşk Üzerine - Alain de Botton

"Her aşık oluş umudun kendini bilmişliğe karşı zaferidir. Kendimizde gördüklerimizi, onda görmemeyi umarak aşık oluruz - yani korkaklıklarımızı, zayıflıklarımızı, tembelliğimizi, sahtekarlıklarımızı, verdğimiz ödünleri ve aşırı aptallıklarımızı....... Kendimizde göremediğimiz mükemmelliği buluruz ötekinde ve aşk yoluyla birleşerek (öyle olmayacağını bile bile) insanoğluna olan şüpheli inancımızı korumaya çalışırız."

"Sessizlik ve sakarlık, arzunun acınası birer kanıtı olarak bağışlanabilir belki. İnsanın kayısız kalabildiği birini baştan çıkarması yeterince kolay olduğuna göre, bu işin en beceriksizlerini en sahicileri sayabiliriz."

"İnsanlarda, başka hiçbir canlıda olmayan ikiye bölünme yeteneği vardır, hem davranabilir, hem de bu davranışları dışarıdan izleyebilirler - düşünce işte bu ayrimdan doğar."

"En kolay aşık olduğumuz kişilerin, yüzünden ya da sesinden okuyabildiklerimiz dışında pek bir şey ele vermeyenler olduğu belki de doğru."

"Zaten kişiselden evrensele geçilmesinden, kişisel değer yargılarını evrenselleştirip bir kız ya da erkek arkadaşa uygulamaya kalkmaktan (ya da bir ülkenin tüm vatandaşlarına) doğuyor zorbalık."

"Farklılıkları şakaya dönüştürememek, iki kişinin birbirlerini artık sevmediğine (en azından aşkın yüzde doksanını oluşturan çabayı göstermeyi artık arzu etmediğine) dair bir işaret sayılabilir. İdeallerimiz ile gerçekler arasındaki duvarı esprilerle boyamıştık: Her esprinin altında farklılıklara dair bir uyarı, hatta hayal kırıklığı vardı ama üstesinden gelinmiş bir farklılıktı bu - ve dolayısıla bir kıyıma gerek kalmadan geçiştirilebiliyordu."

"Proust, klasik anlamda güzel kadınların hayal gücünden yoksun erkeklere bırakılması gerektiğini söylemişti."

"Chloe'yi sevmekten öte, onu lokumsadığımın farkına vardım. Lokum hangi özellikleriyle birden ona olan duygularımla örtüşecek mükemmel bir örnek oluşturdu, hiçbir zaman çözemeyeceğim belki ama bu sözcük benim aşık durumumun özüyle, kullanılmaktan eskimiş aşk sözcüğünün
ifade edemeyeceği ölçüde örtüşüyordu."

"Bir an, Chloe'nin beni de o nazik ve düşünceli haliyle naylon torbanın içinde, bir teneke ton balığıyla bir şişe zeytinyağı arasına yerleştirmesi için bir yoğurt kartonuna dönüştüğümü hayal ettim. Süpermarketin hayallerime hiç uymayan duygusallıktan uzak atmosferi (ciğerde indirim haftası) romantik patolojinin derinliklerine belki de biraz fazlasıyla sardırmış olduğumu fark ettirdi bana."

"Aşıklar, yanılgıya düşerek aşık olma riskini, şüpheye düşerek aşksız kalma riskine tercih etmelidirler."

"Chloe'nin varlığı sayesinde kendimle ilgili daha derin gözlemlerde
bulunuyordum., bir olgunlaşma sürecine girmiştim. Kişiliğimizin, kolay
kolay yüzleşemediğimiz, başkalarının da pek umursamadığı yönlerine dikkat çekmeyi ancak bir sevgili başarabilir kurduğu samimiyetle."

"Duygusal insanların yaşamı zamanın başdöndürücü devrimleri etrafında geliştiği için farklıdır, ne istedikleri o kadar çabuk değişir ki kim oldukları da sürekli bir soru işaretidir."

"Aşkın en büyük sakıncalarından biri, kısa bir süre için de olsa, bizi mutlu etme tehlikesi taşımasıdır."

"Birbirimizin bağrışlarına hoşgörü gösterip gösteremeyeceğimizi görebilmek için birbirimize bağırmaya gereksinim duyuyorduk. Birbirimizin yaşama kapasitesini ölçmek istiyorduk: Birbirimiz yok etmeye çalışıp da başarısız olmalıydık ki birbirimize güvenebilelim."

"Yanında zayıf davranabileceğim kadar seviyor musun beni? Herkes gücü sever, ama Sen beni zaaflarımla seviyor musun?"

"Surat asan, karmaşık bir yaratıktır, derin belirsizlikler içeren mesajlar yayar, yardım ve ilgi çığlıkları atar ama aynı zamanda teklif edilse reddeder, konuşma gereği olmadan anlaşılmayı ister."

Hiç yorum yok: