Pazartesi, Şubat 13, 2017

Oğullar ve Rencide Ruhlar - Alper Canıgüz


"Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar."

"Yılışıkça gülerek kafamı okşadı. 'Söyle bakalım küçük, ne yapmayı düşünüyorsun büyüyünce?'... 'Cehennemde çiçeklendirme yapmayı düşünüyorum."

"İşte nihayet benim de hayattan bir beklentim vardı. İyi bir orta bekliyordum hayattan. Şöyle gelişine vurabileceğim, kavisli bir orta."

"Günü en az acı verici biçimde öldürmeyi sağlayan rutini bozmuştum. Saat kaçta yemek yenir, kaçtan kaça televizyon izlenir, kaçta tuvalete gidilir, kaçta zıbarıp yatılır... Yürütülen faaliyet ile zaman arasındaki ilişki evrimsel bir sürecin sonucuydu. Evrime müdahale etmek, akıllı insanın yapacağı iş değildi."

"Anneler haftasonları kolay kolay salmazdı onları sokağa. Babaları, seçkin genlerinin ve geçkin günlerinin teminatı veletlerinin nasıl semirdiğini görsün de, sürdürdükleri köle hayatını bir nebze meşrulaştırabilsin diye. Kadınlara yakışır bir incelikte işbilirlik. Onları suçlamıyorum ama. O erkekler köleliğe bu kadar gönüllü olmasa, hiçbir taktikleri işe yaramaz."

"'Gerçek acı sessizdir' dedim. 'Bir huzurevi gibi.'"

"O zaman, nedense, insanın Tanrı'yı görmeye katlanamadığı için ışığa ihtiyaç duyduğu gibi tuhaf bir fikre kapılıverdim. Karanlık Tanrı'nın ta kendisiydi. Size şahdamarınızdan daha yakın, her yerde olan ve gören, her zaman sizi sarmalayan başka kim olabilirdi ki? Siz onu göremezdiniz çünkü ışığın ardına saklanırdı."

"Tanrı, içindeki tahammülfersa boşluğu doldurmak için evreni yaratır. Evrenin içine gezegenleri, gezegenlerin içine dünyayı, dünyanın içine hayatı, hayatın içine insanı yerleştirir. Ve onun içine koyacak bir şey bulamaz. İşte insan denen tuhaf hayvanın, varlıkların en yücesi ve anlamsızı kılınışının hikayesi. Evrenin orasını burasını felsefeyle, sanatla, aşkla ve hatta ironik bir biçimde Tanrı'yla bezerken, ortak anlamsızların en küçüğünün elbette bir gerçeği unutması gerekmektedir: Hakikatte bütün kitaplar sayfaları doldurmak için yazılır."

Hiç yorum yok: